Son ayların en çok konuşulan konusu trafik sigortasındaki prim artışları. Sigortalılar, bir önceki seneye göre 2 kat, 3 kat, hatta daha fazla artmış primlerle karşılaşıyor.
Bugünkü Primlere Nasıl Gelindi?
Sigorta sistemini bir havuz olarak düşünelim. Poliçeler için ödenen primler bu havuzu doldururken, ödenen hasar ve tazminatlar da havuzu boşaltıyor. Ödenen hasarlar, toplanan primlerden çok ise sonuç zarar olarak karşımıza çıkacaktır.
Yıllardır gerek devlet tarafından belirlenen sabit primler, gerekse de sigorta şirketlerinin fiyata dayalı rekabet politikaları nedeniyle sundukları düşük primler bu zararı kronik ve ortadan kaldırılamaz bir duruma soktu.
Trafik sigortaları maddi hasarlar için ödedikleri tazminatlardan daha çok, bedeni zararlara ilişkin tazminat ödemektedirler. Trafik kazası sonucu ölen ya da sakat kalan kişiler için, 2016 senesi için kişi başına 310.000.-tl ve kaza başına da 1.550.000.-tl gibi oldukça büyük bir teminat sunuyor trafik sigortaları. Yılda ortalama 3.500 kişinin trafik kazası sonucu hayatını kaybettiğini de düşünecek olursak ödenen tazminat miktarlarının büyüklüğü ortaya çıkıyor.
2012 senesinde alınan bir hukuki karar sonucunda trafik sigortaları destekten yoksun kalma tazminatları da ödemek zorunda kalmıştır. Nedir bu? Mahkeme demiştir ki, aracı kullanan kişi kendi kusuru ile dahi olsa, kaza sonucunda hayatını kaybederse, ailesi 3.şahıs statüsünde değerlendirilmeli ve tazminata almaya hak kazanmalıdır. Bir anda sigorta şirketlerinin hesaplarında olmayan tazminatlar ödemeleri gerekmiştir. Hatta bu işi fırsat gören bazı hukuk büroları ortaya çıkmış ve durumdan kazanç elde etmeye çalışmışlardır. Trafik sigortası fiyatları da hafif bir yükselme göstermiştir o zamanlarda.
2015 senesinin haziran ayında çıkan yönetmelik ile de, araçlarda oluşan değer kayıplarının trafik sigortalarınca tazmin edilmesi, onarımlarda orijinal parça kullanılması gerekliliği gibi ek maliyet kalemleri de fitili ateşlemiş ve bugünkü prim seviyelerine gelinmiştir.
Hal böyle olunca, haberlerde de boy boy bu konunun konuşulması gayet normaldir. Fakat işin sıkıntılı tarafı, ortada herhangi bir somut eylem yokken, TRAFİK SİGORTASI PRİMLERİ DÜŞECEK diye haberlerin yapılıp tüketicinin yanıltılmasındadır. Çünkü bu haberlere itimat eden kişiler, fiyatlar düşecekmiş, ben biraz bekliyim, hemen yaptırmayayım diye düşünüp araçlarını trafik sigortası olmaksızın kullanabilmektedirler. Aldıkları riskin farkında olmadan böyle karar veren kişilerin karşı karşıya kalabilecekleri zararları iyice araştırmalarını tavsiye ederim.
Trafik Sigortası ile Kasko Birleşecek mi?
Burda şöyle bir yanılgıya düşülüyor. Zannediliyor ki, nasılsa trafik sigortası primleri yükseldi, kasko ile birleşirse en azından kaskoya para ödememiş oluruz. Gerçi böyle bir birleşmenin yapılamayacağına dair açıklama da yapıldı ama, eğer birleşseydi nasıl olurdu?
Şimdi trafik sigortası için 600.-tl prim ödeyen bir kişi, birleşmiş ürün için belki 1.300.-tl ödemek durumunda olacaktı. Üstelik de zorunlu olarak. Çünkü bu birleşme sonrasında kasko poliçesini de zorunlu olarak almak durumunda olacaktı. Yani iki ürünün birleşmesi demek trafik sigortası alana kasko bedava demek olmayacaktır. Bu yüzden, tüketicilerin bu iki ürünün birleşmesini istemesi aslında durduk yere zorunlu olarak satın almaları gereken ekstra bir ürünün oluşmasını istemeleri demektir.
Fiyatların Düşmesi İçin Devlet Bazı Yasal Çalışmalar Yapılıyormuş?
Trafik kazalarında asli kusurlar ve tali kusurlar vardır. Üzerinde konuşulan konu, alkollü araba kullanmak, ehliyetsiz araba kullanmak, kırmızı ışıkta geçmek, ters yöne girmek, vb asli kusurlar neticesinde oluşacak kazalardır. Bu şekilde oluşmuş kazalarda sigorta şirketleri ödeyecekleri tazminatları, kusurlu olan araç sahibine ya da eğer o ölmüşse onun kanuni mirasçılarına rücu edilebilmesininin hukuki açıdan hayata geçirilmesi istiyorlar. Böylece sigorta şirketleri, ödeyecekleri tazminatları, rücu yoluyla geri alabileceklerdir. Bu da yazının başında yaptığım havuz benzetmesi için havuzdan boşalan suyun rücu yoluyla tekrar yerine konması anlamına gelir. O zaman da havuzu doldurmak için gerekli primler de aşağıya indirilebilecektir.
Aslında alkollü araba kullanmak, kırmızı ışıkta geçmek gibi eylemler kazaları kaçınılmaz hale getirmektedir. Bu sürücülerin de tazminattan yoksun kalması da yanlış bir durum değil. Fakat işin sıkıntılı yanı, rücu konusunun kanuni mirasçılara kadar uzanması.
Evet, primler çok yükseldi. Sigortalılar da, sigorta acenteleri de oldukça zor bir dönemden geçiyor. Fakat işin kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümü için formül geliştirilmesi biraz zaman alacak gibi duruyor. Hem sigortalıları, hem de sektörü yarınlarda daha büyük sorunlarla karşı karşıya bırakmayacak en iyi formülün bulunacağına inanıyorum.