Sigortalı Olmanın Yükümlülükleri (2014 Kasım)

Sigortalı olarak sigorta şirketlerinden, taahhüt ettiği gibi hasar zamanlarında yanımızda olup, zararımızı gidermesini bekleriz. En basit hali ile sigorta şirketlerinin bize karşı yükümlülüğü budur. Sigortalı olarak bizim de yükümlülüklerimizin farkındalığına varmak için öncelikle sigorta sisteminin ne olduğunu anlamamız gerekir.

Sigorta, sigorta şirketlerine verdiğimiz 1 TL karşısında, o şirketlerden 10 TL geri almayı beklememiz gereken bir sistem değildir. Ödediğimiz prim karşısında somut bir mal alacağımız bir ticaret de değildir. Belli bir süre boyunca, karşı karşıya kalacağımız risklerin bize vereceği maddi zararlardan kaçınabilmemiz için bunu bir başkasına devredebildiğimiz sistem sigorta sistemidir. Sigorta şirketlerine ödediğimiz para da bu riski üzerlerinde tutmalarının karşılığıdır.

5 kişi düşünelim. Her birinin aynı arabaya sahip olduğunu ve değerlerinin 2.000.-TL olduğunu varsayalım. Bu kişilerden hiç birinin ekstra bir 2.000 TL si olmamasından dolayı, oturup şöyle bir karar versinler. Desinler ki, bir havuz oluşturalım ve herbirimiz içine 400.-TL koyalım. Böylece birimizden birinin aracına zarar gelirse, havuzdan karşılansın. Herkesin riski eşit olduğu için, herkes eşit para koymakta ve ihtiyaç durumunda para alma hakkına sahip olmaktadır. Eğer bir tanesi bu havuzdaki parayı kullanırsa ve para azalırsa, yine parayı eski seviyesine getirmek için herkes ek para koymak zorunda kalacaktır. Tabi bu durumda hakkaniyetli olması için, parayı kullanan diğerlerinden biraz daha fazla para eklemesi gerekecektir. İşte sigorta sistemi de tam olarak bu şekilde çalışmakta olan sosyal bir sistemdir.

Sigorta şirketleri de bu sistemi yönetme görevini üstlenen şirketlerdir. Sisteme katılanlardan, yani sigortalılardan toplanan paraları değerlendirip, katılımcılardan zarara uğrayanlara bu toplanan paralardan ödeme yaparlar. Bu görev karşısında da bir kazanç elde ederler. Yani kısacası, sigorta şirketlerinin tazminat olarak ödedikleri paralar, aslında sigorta şirketlerine prim olarak yine bizlerin ödediği paralardır.

Sigorta sisteminin hak çiğnenmeden yönetilebilmesi için sigortalılar olarak yükümlülüklerimiz vardır. Bunların başında, iyi niyet prensibi gelmektedir. Bu prensibe göre sigortalılar, sigorta şirketlerinin talep ettiği tüm bilgileri eksiksiz vermeliyiz. Gerçek olmayan hiçbir olayı gerçekmiş gibi yansıtmamalıyız.

Hem hasar oluşmadan önce, hem de bir hasarın meydana gelmiş olması durumunda, sigortalı değilmişizcesine gerekli tüm önlemleri almalıyız. Bir sigortacıya risk analizi yaptırdığımız zaman, bize ne tür rizikolarla karşı karşıya olduğumuzu ve bunlara karşı almamız gereken önlemleri bildirecektir. Bize düşen de bu önlemleri bir an önce almak olacaktır. Aksi durumda, sigorta şirketleri hasar ödemesinden kaçınabilir. Sigorta şirketi, gerekli risk analizi sonucu, ilgili rizikoyu üzerinde tutmak için prim dediğimiz bir bedel belirleyecektir. Bir hasar zamanında ödeme talep edebilmemiz için, bu primi zamanında ödemiş olmamız gerekir. Gecikmiş, ödenmemiş primler sonucunda tazminat hakkımızı kaybedebiliriz.

Bir hasar meydana geldiği zaman, ilk önce bu hasarın büyümesini engellemeliyiz. Tabi ki kendimizin ya da bir başkasının can ve mal güvenliğini riske sokmayacak şekilde olmalıdır bu müdahale. Daha sonra en kısa zamanda sigorta şirketine konu hakkında bilgilendirmeli, sigorta şirketinin bu oluşan hasarı tespit edebilmesi için ihtiyaç duyacağı bilgi ve belgeleri temin edebilmeleri için gerekli yardımları yapmalıyız.

Sigorta şirketleri ile sigortalılar, iyi niyet ve şeffaflık üzerine bir ilişki kurdukları sürece sorunsuz ve mutlak faydanın sağlanabildiği bir sistem oluşacaktır. Sigorta şirketleri minimum kusurla bu sistemi sağlayabilmek için sürekli çalışmakta ve gerekli gelişmeleri sağlamaktadır. Buna rağmen mutlaka aksaklıklar yaşanabilmektedir. Doğru anlatımlar ve belgelerle mutlaka bunlara da çözümler bulunabilmektedir.

Hasarlardan uzak, mutlu günler dileklerimle.


Özgür Muharrem ŞİŞİK

[email protected]


MAVİŞEHİR DERGİSİ