Sigortacılıkta Halefiyet (2022 Ocak)

Halef, bir kimseden sonra onun konumunu, haklarını devralan kişidir. Önceki kişi, yani konumunu, haklarını devreden kişi ise seleftir.


Sigortacılık sisteminin de temel dinamiklerinden birini bu selef-halef ilişkisi yani halefiyet uygulaması oluşturmaktadır. Sigorta şirketi, ödediği hasar ile ilişkili olarak, sigortalının halefi haline gelir ve onun yasal haklarını devralır. Bu hakları kullanarak, sorumlulara karşı rücu davası açarak, ödenen tazminatın kusurlu olan taraftan yeniden tazminini sağlar.


Bu sayede yasal sorumluluklar, sigorta sisteminin dışında kalmamış olur. Sigorta yaptırarak risklerini güvence altına alan kişi, zararını hızlı bir şekilde karşılar. Bu zarara sebebiyet veren kişi ise, mutlaka yasal sorumluluğunun gereğini karşılamak durumunda kalır.


Kaskolardaki %100 rüculu hasarlar


Kasko poliçelerinden duymuşsunuzdur, “%100 rüculu hasarlar hasarsızlık indiriminizi bozmaz” diye. İşte bu uygulamanın dayanağı halefiyet ilkesidir. Sigorta şirketi bize ödediği tazminatı, sorumlusundan geri alabilme hakkına sahip olacağı için, hasarsızlık indirimimizi devam ettirebilmektedir.


Burada kafa karışıklığına neden olan bir noktaya değinmek istiyorum.


Her %100 rücu imkanı veren hasarımızda, kusurumuzun olmadığını söyleyebiliriz. Fakat, kusurumuz olmayan her hasarımızın %100 rücu hakkı doğuran bir hasar olduğunu söyleyemeyiz.


Örneğin, aracımız park halinde iken bir zarara uğrar ve çarpan araç belli olmaz ise, sigorta açısından bizde bir kusur bulunmayacaktır. Bununla beraber ödenecek tazminatı talep edebileceğimiz bir kişi olmayacağı için rücu hakkımız olmayacaktır.


Başka bir örnek de doğal afetler sebebiyle yaşayacağımız hasarlar olacaktır. Doğal afetlerde bizim bir kusurumuz var mıdır? (Mesleki bir yazı olduğu için, insanlık olarak kusurumuzu göz ardı ediyorum elbette) Kusurumuz olmasa da yine rücu edebileceğimiz bir kişi söz konusu olmadığı için sigorta poliçemizin indirim haklarını kaybedecektir.


Bu durumda artık şunu söyleyebiliriz: hasarsızlık indiriminin bozulmamasının sebebi, bizim kusursuz olmamız değil, sigorta şirketinin ödediği tazminatın tamamının yasal olarak karşı taraftan alınabiliyor, yani rücu edilebiliyor olmasıdır.


Rücu edilmesini istemiyorsak ne yapmalıyız?


Bazen bu rücu işlemlerinin, insan ilişkileri açısından bizi zor durumda bıraktığı anlar olabiliyor elbette.


Üst katımızdaki komşumuzun su borusundaki kaçak nedeniyle tavanımızın ıslanması hasarında, sigorta şirketi bize ödediği tazminatı komşumuzdan talep edecektir. Komşumuzla aramız bozulmasın diye bu rücu işleminden rahatsızlık duyabiliriz. Bu durumda maalesef tek çözüm, o hasar talebimizden vazgeçmek olacaktır. Çünkü, halefiyet ilkesinin çalışmasına engel olmamız durumunda tazminat ödemesi de gerçekleşmeyecektir. Yani hasardaki sorumluyu korumak istiyorsak, bunu sadece kendi alacağımızdan vazgeçerek yapabiliriz.


Aynı şekilde bir akrabamız ya da arkadaşımızın evinde kiracı statüsünde yaşadığımızı ve dairenin elektrik tesisatından kaynaklı bir yangın çıktığını düşünelim. Bizim eşyalarımızın zarar görmesi durumunda ne olacaktır? Bizim eşyalarımız sigortalı ise sigorta şirketi hasarımızı ödeyecek fakat ödediği parayı, evin sahibine rücu edecektir. Bu da yine elbette bizi mutlu edecek bir karar olmayacaktır. Çözüm ne olabilir?


Satın aldığımız poliçelerde ayrıca sorumluluklarımızı da teminat altına alabiliyoruz. O zaman olası bir hasar zamanında cebinden para çıksın istemeyeceğimiz bir kişinin evinde yaşıyorsak, ya da bizim evimizde böyle bir kişi yaşıyorsa (örnekleri konut sigortasından verdiğim için aynı şekilde devam ediyorum), bu durumda onların da sigorta güvencesi altında olmasını sağlamamız gerekmektedir. Ya kendilerinin bu güvence altına girmelerini sağlamalıyız, ya da biz poliçeyi onlar için satın alabiliriz. Mesele ekstra bir poliçe satışı değil, ortaya çıkması muhtemelen bir riskin sigorta güvencesi altında olmasını isteyip istemediğimizdir.


Halefiyet ilkesi sigortacılığın olmazsa olmaz dinamiklerindendir ve duygulardan arındırılmış bir şekilde işlemektedir. Hem bir hasara maruz kalıp hem de kendi hasarımızı kendimiz karşılamış olma durumuna düşmemek için doğru formüllü poliçelere sahip olunması gerektiğini unutmamalıyız.


Gereği gerekmeden görmemiz gerektiğini hatırlatarak sağlıklı bir yeni sene dilerim.


Özgür Muharrem ŞİŞİK

[email protected]