Kiracıların Konut Sigortaları (Kasım 2018)

Evlerinde kiracı olarak yaşayan kişiler konut sigortasının kendileri için gerekli bir ürün olmadığını düşünebiliyorlar. Sadece ev sahipleri tarafından satın alınabilecek bir poliçeymiş gibi algılıyorlar muhtemelen.


Öncelikle yaşadığımız konutlardaki sahiplik durumlarımıza göre 3 farklı alternatif olduğunu belirtmek isterim. Her bir alternatife göre poliçede verilen temel teminatlar şöyledir:


  1. Sahip olduğu evde yaşayanlar : Bina teminatı, Eşya teminatı
  2. Kiracı olarak bir evde yaşayanlar : Eşya teminatı
  3. Sahip olduğu evi kiraya verenler : Bina teminatı


Aslında sadece bu 3 farklı durumu ortaya koymak dahi sorunun cevabının anlaşılması için yeterli olmuştur. Fakat kiracı da olsak ev sahibi de olsak konut sigortasının bizim için ne derece önemli olduğunu anlatmak için biraz daha detaylandırmak gerekiyor.



Herkes sahip olduğu değerleri güvence altında tutmak ister.

Kiracı olarak yaşarken yaşadığımız evin sahibi olmayabiliriz fakat eşyalarımızın sahibiyiz. Poliçe kapsamına giren rizikolardan birinin (yangın, deprem, hırsızlık, su hasarı, vs) meydana gelmesi halinde biz de eşyalarımız açısından zarar uğrarız. Dolayısıyla mülkün sahibi olmamış olsak da, risk altında olmadığımızı söyleyemeyiz.


Aynı şekilde içinde yaşamadığımız bir evimiz varsa, o evi kiraya verip vermediğimizden bağımsız olarak oraya da sigorta yaptırmak gerekmektedir. Çünkü az önce bahsettiğimiz rizikolar evimiz için de bir tehdit oluşturmaktadır.


Sorumluluklarımız olduğunu unutmamak gerekir.

Küçük bir senaryo yazalım:


Kiracı olduğumuz evde, musluğu açık unutup evde çıktığımızı düşünelim. Eve geri döndüğümüzde parkelerin komple su altında kalmış olduğunu görüyoruz. Hemen gerekli kurulama işlemlerini yapıyoruz ama çoktan parkeler suyu emmiş bile. Ertesi gün konuyu ev sahibine haber veriyoruz ve kendisi bize diyor ki, “hiç dert etme, ben zaten evin sigortasını yaptırmıştım, hasarı sigorta şirketi karşılar.”. Gerçekten de öyle oluyor ve ertesi gün bir eksper gelip hasar tespitinde bulunuyor. Ev sahibine hasara ilişkin tazminat ödeniyor ve ev sahibi kabaran parkelerin değiştirilmesi işlemini başlatıyor.


Buraya kadar her şey çok güzel. Fakat aradan bir süre geçince posta kutumuzda bir tebligat görüyoruz. Hasar ödemesini yapan sigorta şirketi göndermiş. İçeriği ise, ev sahibimize ödenen hasar tutarının belirtilen süre içinde sigorta şirketine ait ilgili hesaba ödenmesi yönünde bir talep. Ödenmemsi durumunda yasal işlemlerin başlatılacağı da belirtilmiş.


İlk olarak ev sahibini arayıp durumu anlatıyoruz. O da sigorta acentesini arayıp tebligatın sebebini soruyor. Acente de gerekli araştırmasını yaparak ödenen tazminatın, hasarın oluşmasına neden olan kiracıya rücu edilmiş olduğunu bildiriyor. Durumu öğrendiğimiz anda aklımızda şu soru beliriyor ve doğal olarak öfkeleniyoruz: “Ödediği parayı geri alıyorsa sigorta yaptırmanın ne anlamı kaldı ki?”


Sigorta şirketleri hasarları kendi kasasından ödeyen şirketler değildir. Topladıkları primlerle, meydana gelen hasarların tazmin edilmesini organize eden fon yönetimi şirketleridir demek daha doğru olur.


Burdan yola çıktığımızda bu senaryodaki sorunun da cevabı ortaya çıkıyor. Sigorta şirketi, kendini güvence altına almak için prim ödemiş olan kişiye hizmetini sunmuştur. Fakat ödemeyi yaptıktan sonra, halefiyet ilkesi gereği, hasarını ödediği kişinin sahip olduğu yasal haklar kendisine geçmiş ve sorumluya tebligat göndermiştir.


Aynı senaryoyu ev sahibi için de düşünebiliriz. Binanın parçası olan borulardan birinin patlaması sonucu evi su basmış ve kiracının pek çok eşyasının zarar görmüş olması halinde, bunu tazmin etmesi gereken ev sahibinin kendisi olacaktır.


Benzer şekilde su hasarı olarak, ya da sorumluluğumuz dahilinde ortaya çıkan yangın nedeniyle komşularımızın göreceği zararları da yine ödemek durumundayız.


İşte kiracı olarak ya da ev sahibi olarak, yaptıracağımız konut poliçeleri, evimize/eşyalarımıza teminat sağlamanın yanında, sorumluluklarımızı da güvence altına alması nedeniyle çok önemlidir.


Yukarıdaki senaryoların tümünde, herkesin kendine ait bir sigorta poliçesi olması durumunda, kimsenin cebinden para çıkmamış olacaktır.


Doğru bir sigorta poliçesine sahip olduğunuz zaman, ortaya çıkacak hasarların maddi boyutlarından korkmanıza gerek yoktur.


Güzelliklerle dolu günler dilerim.


Özgür Muharrem ŞİŞİK

[email protected]


MAVİŞEHİR DERGİSİ