DEPREMİN SİGORTA SİSTEMİNDEKİ YERİ
Deprem riski, hepimizin hayatında olduğu gibi sigortacılık sektöründe de önemli ve büyük bir yer tutmaktadır. Sebebi nedir? Meydana geldiğinde bölgesel yıkıma neden olması ve maneviyat kadar maddi açıdan da yüksek bedeller ödemesine yol açmasıdır.
Sigorta poliçeleri bu nedenler deprem teminatını özel bir noktada tutmaktadır.
Aksine bir sözleşme maddesi olmadığı sürece özel sağlık sigortaları deprem sonucunda meydana gelecek masrafları kapsam dışında tutmaktadır.
Ferdi Kaza poliçeleri, yine aksine bir sözleşme maddesi içermiyor ise, deprem neticesinde meydana gelecek yaşam kayıplarında, devreye girmemektedir.
Deprem nedeniyle oluşabilecek zararlarda asistans hizmetler (araç çekici hizmetleri gibi) sağlanmamaktadır.
Yangın sigortaları (işyeri ve konut sigortaları gibi) deprem hasarlarında muafiyet (kesinti) uygulamaları yapmaktadır.
Bunların hepsinin bir istatistiki sebebi var elbette. Yazının girişinde de belirttiğim gibi, deprem hasarlarının çok büyük tazminatlara neden olabilmesi ve sigorta sisteminde toplanan fonlarının bunu finanse etmekte yetersiz kalabilmesi söz konusudur.
Sigorta sistemi, dünya genelinde, toplanan primler ile üstlenilen OLASI riskleri finanse edebilmek üzere çalışmaktadır. Bizler poliçe satın alarak, üzerimizdeki riskleri sigorta şirketlerine devretmekteyiz.
Devrettiğimiz riskin gerçekleşme olasılığı ve karşılığında ödenmesi gereken tazminatın büyüklüğü azaldıkça ödenmesi gereken prim düşerken, arttıkça da prim yükselir. Bu durumda deprem riskini de içine alacak bir sigorta sistemindeki poliçelerin yüksek primleri, kişilerin sigorta poliçesi satın almamasına neden olabilir. Sonucunda ise toplam sigortalı sayısında azalma yaşanır ve azalan fon, diğer risklerin (yangın, hırsızlık, ameliyat, kaza, vs) karşılanabilmesini de zorlaştırır ve bu sefer o risklere ilişkin primlerin de yükselmesine neden olur.
O zaman sigorta şirketleri bu riski tercihe bıraksın. Dileyen satın alsın, dileyen almasın!
Sigorta sisteminin çalışma prensibi istatistiğin “büyük sayılar kanunu” ile sağlanmaktadır. Yani benzer riskten ne kadar fazla örnek, bir sepetin içinde yer alırsa, o riski yönetebilme şansı vardır. Eğer deprem teminatını alıp almamak tercihe bırakılır ve bunu satın alan kişilerin sayısı düşük olur ise, sistem için bir saatli bomba kurulmuş olur.
Çok geniş teminatlar, poliçelerin satılabilecek fiyat seviyesini aşarken, çok ucuza satılacak poliçeler de yeterli güvenceyi sağlayamayacaktır. Bu sebeple teminat altına alınan riskler ile bu riskler için belirlenen primlerin bir optimum noktası olması gerekmektedir.
Poliçelerde yer alan istisnaların ve muafiyetlerin sebebi temelde bu mantığa dayanmaktadır.
Dikkat edilmesi gereken şey nedir?
Her şeyden önce sigorta poliçemizde ne satın aldığımızı öğreneye çalışmamız gerekmektedir.
Primler düşsün diye, deprem teminatı gibi özellikli kalemlere ilişkin muafiyet uygulamasını, mağduriyet yaratabilecek seviyede sunan teklifler ile, size daha kapsamlı bir güvence sağlayan teklifleri ayırt ederek tercihte bulunmak gerekmektedir.
Daha ucuz olanı tercih etmek ya da daha geniş kapsamlı olanı tercih etmek elbette sigortalının inisiyatifindedir. Fakat tercih ettiğimiz şeyin ne olduğunu bilerek ve bunu kabul ederek satın almamışsak, yaşanacak sorun mağduriyet değil, bilinçli satın almama olarak değerlendirilecektir.
Unutmayın, hasar ödemeyen sigorta şirketi yoktur, hasarın ödenmesine engel olan sigorta poliçeleri vardır.
Sağlıklı günler dilerim.