Sigorta Satın Alırken Dikkat 3 - KLOZLAR (2019 Ağustos)

Sigorta Satın Alırken Dikkat 3 : Klozlar


Satın aldığımız sigorta poliçesinin, ihtiyacımıza uygun olması için dikkat edilmesi gereken noktalara dair uyarılarda bulunmaya devam ediyorum. Geçen 2 yazımda “teminatlar” ve “sigorta bedelleri”ne dikkat çekmiştim. Eksik ya da hatalı kaydedilen teminat bedelleri, ya da poliçeye dahil edilmemiş teminatların, bir hasar zamanında karşımıza olumsuz sonuçlar çıkaracaklarını anlattım.


Poliçelerde dikkat edilmesi gereken diğer önemli konu da, bu ayki konumuz olan “klozlar”dır.


“Aman küçücük küçücük yazıyorlar, bir şey anlaşılmıyor” diyerek okumaktan kaçındığımız metinlere poliçenin klozları diyoruz. Klozlar, o poliçe ile satın aldığımız teminatların kapsamlarının açıklandığı maddelerdir diyebiliriz. Eskisi gibi küçük yazılarla yazılmamaktadır son yıllarda.


Poliçele ile hangi risklere karşı, hangi şartlarla güvence aldığımızı gösterir. Uygulanan istisnalar, muafiyetler, bekleme süreleri, ya da bir tazminatın ödenebilmesi için sigortalı tarafından sağlanmış olması zorunlu tutulan ön şartlar hep klozlarda yer alır.


Her şeyi aynı gibi gözükse de, klozlarda yer alan farklılıklar ödenmesi gereken primlerde de farklılığa neden olur.


Bunlara kısa kısa değinmek istiyorum:


İstisnalar : Bir poliçe kapsamındaki teminata ilişkin, hiçbir şekilde ödenmeyecek olan durumlardır.


Örneğin 3.şahıslara karşı sorumluluğumuz için teminat verilmiş 2 tane poliçenin klozlarına baktığımızda, birinde manevi tazminatlar da kapsam dahilindeyken, diğerinde istisna tutulmuş olabilir. Klozlarını okumadığımız sürece, her 2 poliçenin de aynı kapsamda olduğunu düşünebiliriz. Fakat ikisi birbirinden farklıdır. Dolayısıyla ödenmesi gereken primler de farklı olacaktır.


Muafiyetler : Poliçemizde yer alan bir teminat kapsamına giren hasarda, belli bir tutar ya da orana göre, ödenmemek üzere tazminattan düşülecek kısmı ifade eder.


Örneğin, bazı kasko poliçelerinde cam kırılması hasarları için “Cam hasarlarında anlaşmalı cam servisleri tercih edilmemesi durumunda hasarın %20 si oranında muafiyet uygulanacaktır.” ifadesi yer almaktadır. Bu durumda, anlaşmalı cam servisine gidilmediği takdirde sigorta şirketinin hasarın tamamını ödemeyeceği belirtilmiş olmaktadır. Kasko tekliflerimizi karşılaştırırken, klozlarını da dikkate almazsak, aracımızın camı kırıldığında, sürecin nasıl ilerleyeceği, seçtiğimiz poliçenin şartlarına göre şekillenecektir.


Bekleme süreleri : Daha çok sağlık sigortalarında karşımıza çıkan bekleme süresi kavramı, bir teminatın aktif hale geçmesi için, onu satın aldığımız tarihten itibaren geçmesi gereken süreyi ifade etmektedir. Belli hastalıklar, sigortaya ilk kayıt olduğumuz tarihten itibaren genelde 1 sene içinde ortaya çıkması durumunda, buna ilişkin bir tazminat ödemesinin yapılmayacağı belirtilmiş olabilir. Sigorta şirketlerinde bekleme süresine tabi olan hastalıkların listesi, ya da beklemeye ilişkin süreleri birbirlerinden farklı olabilir.


Ön şartlar : Bazı teminatların çalışması için, sağlanmış olması gereken ön koşullar bulunabilir.


Mesela işyeri sigortaları için, zemin katta yer alan işyerlerine hırsızlık teminatı verilebilmesi için, cam ve kapılarında kepenk olması ön şartı koyulmuş olabilir. Eğer bu klozdan haberimiz yoksa, poliçemizde hırsızlık teminatı bulunmasına rağmen, hırsızlık meydana geldiğinde sigorta şirketi hasarımız reddedecektir.


Ya da örneğin konut poliçelerimizde, ziynet eşyalarının çalınması, kasa içinde bulunuyor olması önşartı ile teminat dahilinde olabilmektedir. Eğer bu ön şartı sağlamamışsak, yine talebimi sigorta şirketi tarafından karşılanmayacaktır.


Unutulmaması gereken çok önemli bir şey vardır. Sigorta şirketleri aslında, risk yönetim şirketleridir. Katılımcılardan (sigortalılar) havuza fon (prim/para) katkısı isterler. Her sigortalının da sisteme devrettiği riskinin derecesine göre ne kadar prim ödeyeceğini belirler. Yine sisteme dahil olan katılımcılardan, zarara uğrayanlara, havuzda biriken bu fon ile tazminat öderler. Dolayısıyla, sigorta şirketlerinin zaten amacı hasar ödemek iken, bunu yapmaktan kaçınmaları söz konusu olamaz. Yeter ki doğru poliçeye sahip olalım ve yaşanan hasar poliçede teminat altına alınmış bir konudan gerçekleşsin. Aslında sistem bu kadar basit.


Hasarların tam olarak ödenmediği durumlarda esas sebep satın aldığımız poliçenin, bizim ihtiyacımıza uygun olup olmadığıdır. Bunu da temel olarak teminatlar, bedeller ve klozlar belirlemektedir. Karşılığında ödenmesi gereken prim ise, belki de en son aşamada kararımızı etkilemelidir. Yoksa sadece daha ucuz olduğu için bir poliçeyi tercih etmek, belki o az miktardaki paramızı da çöpe atmamız anlamına gelecektir.


Hasar süreçlerindeki maddi kayıplarımızın telafisinde memnun olmak istiyorsak, tabi ki bir uzmandan destek almalıyız. Ama ondan daha önemlisi mutlaka alacağımız poliçeyi iyice okumalıyız.


Hasarlardan uzaki mutlu günler dilerim.


Özgür Muharrem ŞİŞİK

[email protected]