Gereği Gerekmeden Görmek Gerekir (2014 Temmuz)

Son verilere göre Türkiye’de hali hazırda 70 sigorta/emeklilik şirketi faaliyet göstermektedir. Peki biz sigortalarımızı hangisinden satın almalıyız? Hangisi hasar zamanında bizim yanımızda durur, hangisi hasarımızı ödemekte zorluk çıkartır?

Bunun cevabı çok basittir Sigorta şirketleri, risk değerlendirmesi yapıp, uygun primlendirme yönetimiyle havuza para toplayıp, daha sonra sisteme katılmış sigortalıların bir zarara uğraması durumunda, onlara bu havuzdan tazminat ödemesi yapan kuruluşlardır. Kazançlarını, tüm bu faaliyetlerini yerine getirmeleri karşılığında elde ederler. Bünyelerine ne kadar fazla sigortalı katabilirlerse, hem riski yönetebilmeleri kolaylaşır, hem de kazançları artar. Daha fazla katılımcı sahibi olabilmeleri de, en çok hasar ödeme sırasındaki başarıları ile mümkün olur. Tüm sigorta şirketleri de bunun bilincinde olduğundan, hepsi hasar yönetiminde maksimum memnuniyeti sağlamaya çalışmaktadır.

Sigorta şirketleri, poliçelerin kapsamlarını, ön koşullarını, hasar ödeme prosedürleri, istisna edilen durumları, sigortalının lehine olacak şekilde düzenlemek zorundadır. Risk değerlendirme, poliçe hazırlama, tahsilatları yapma ve hasar ödeme sürecini yönetmek için oluşturulan kadrolar da, şirketin önceden belirlemiş olduğu kurallara göre, önlerine gelen bilgi ve belgelerin işlemlerini yerine getirirler. Eğer herşey kurallara uygun yapılmışsa, aksaklık yaşanması için bir sebep kalmamaktadır. Dolayısıyla bir hasar sürecinin sorunsuz tamamlanması, doğru şartlarla oluşturulmuş poliçeyi satın almış olmamıza bağlıdır. Hiçbir risk, bir diğeri ile aynı değildir. Her biri kendi içinde, bulunduğu şartlara göre değerlendirilmeli ve poliçe ona özel oluşturulmalıdır. Dolayısıyla, fabrikasyon şeklinde herkese aynı poliçenin satılması değil, terzi usulü, üstune tam oturacak şekilde tanzim edilmelidir.

Örneğin, değeri 200 tl olan bir kıymet için, 150.-tl teminat verilirse, hasar zamanında sorun yaşanması kaçınılmazdır. Aynı şekilde, zemin katta bulunan işyerleri için, “kepenk yoksa hırsızlık hasarları ödenmez.” şeklinde bir önşart koymuş sigorta şirketinden poliçe satın alırken, bu şarttan haberimiz yoksa, hırsızlık hasarı başımıza geldiğinde, sigorta şirketi hasarımızı ödememiş olacaktır. Halbuki sigorta şirketi, hasar zamanı zorluk çıkarmamakta, en baştan beri koyduğu önşarta göre hareket etmektedir. Tek yapılması gereken, poliçeyi düzenleyen aracı kurum tarafından doğru bilgilendirilmiş ve yönlendirilmiş olmamızdır.

Sağlık sigortası satın aldığımızda, ilk sene ödenmeyeceği özel olarak belirtilen hastalıklardan haberdar değilsek, tazminat talebimizin reddedilmesini sigorta şirketinin tazminat ödemekten kaçınması olarak yorumlanacaktır. Halbuki sorun, bilginin bize başta verimemiş olmasından başka birşey değildir.

Bu gibi kötü sürprizlerle karşılaşmamak için, poliçeyi düzenleme aşamasında şartları iyi öğrenmeli, riskimizi doğru tespit ettirmeli ve maksimum korumayı sağlamalıyız. Bir poliçenin düzenlenmesi çok kolaydır. Sigorta şirketlerinin paket programları sayesinde 5-10 dakika da bir poliçe oluşturulabilir. Fakat esas önemli olan, profesyonellik gerektiren ve gerçek emeğin harcandığı kısım o poliçeyi hazırlamadan önce yapılacak risk analizidir.

Bununla beraber bazen hasarımızın ödenme sürecinin uzaması, hatta belki de paramızı hiç alamamamız, sadece çok basit bir evrak eksikliğinden kaynaklanabilmektedir. Eğer bu süreci takip edecek profesyonel bir aracı kurum ile çalışmıyorsak, belki de sigorta şirketi hasarımı ödemedi diye kızarak, konunun peşini bırakıp, alacağımız tazminatı da alamamış olabiliriz.

Sigorta poliçelerimizi direkt sigorta şirketlerinden alabileceğimiz gibi, kendilerine yetki verilmiş çeşitli aracı kurumlardan da alabiliriz, ki çoğu sigorta şirketi direkt kendileri satış yapmamaktadır. Aracı kurumların başında profesyonel acenteler ve brokerlar gelmektedir ki bunlar bu işi meslek edinmiş ve riskin analizi, doğru poliçenin oluşturulması, titiz hasar yönetimi gibi konulara hakim aracı kurumlardır. Profesyonel acentelerin dışında, banka şubeleri, otomotil bayileri ana faaliyetlerinin sigorta satışına da elverişli olması nedeniyle, sigorta şirketlerince yetki verilmiş ve sigorta satışının yapıldığı aracı kurumlardır.

Sigorta şirketleri, tüm şartların aynı olması durumunda hangi aracısı kanalıyla satılmış olursa olsun, aynı poliçeyi aynı şartlarda üretmektedir. Şirketlerin birbirleri arasında tabi ki farklılık vardır ama aynı şirkette aynı kapsamda üretilen poliçeler aynı şartlarda olmaktadır. Dolayısıyla, hangi aracı kurum ile çalışmayı tercih ettiğimiz poliçenin şartları açısından fark yaratmamaktadır. Fakat bir kaza, yangın, hırsızlık, gibi bir riskin meydana gelmesi sonucu oluşacak bir zararı tam ve hızlı şekilde giderebilmek için, sürecin başından sonuna kadar bize danışmanlık verebilecek, sadece mesai saatleri içinde değil, ihtiyacımız olduğu her an kolayca ulaşabileceğimiz bir aracı kurum ile çalışmalıyız. Dolayısı ile iyi sigorta şirketi, kötü sigorta şirketi yoktur. Doğru aracı kurumu tercih edip etmediğimiz şartına bağlı olarak o sigorta şirketinin hasarımızı ödeyip/reddetmesine neden olacak poliçeye sahip olup olmadığımız durumu vardır.

Unutmayın, gereği gerekmeden görmek gerekir.


Özgür Muharrem ŞİŞİK

[email protected]


MAVİŞEHİR DERGİSİ